-
1 aç gözlülük
\aç gözlülük etme! sei nicht gierig! -
2 tok gözlülük
ohne pl Genügsamkeit f -
3 aç gözlülük
озвонч. -ğüненасы́тность; жа́дность; а́лчность -
4 aç gözlülük
covetousness -
5 keskin gözlülük
n. clairvoyance* * *sharp sightedness -
6 dəvərəgözlülük
сущ. мед. пучеглазие (как симптом какой-л. болезни) -
7 aç gözlülük
بطنةجشعحرصشراهةشرهطماعةطمعنهم -
8 tok gözlülük
قناعة -
9 aç gözlülük
1. بطنة [بِطْنَة]2. جشع [جَشَع]3. حرص [حِرْص]4. شراهة [شَرَاهَة]5. شره [شَرَه]6. شره [شَرِه]7. طماعة [طَمَاعَة]8. طمع [طَمَع]9. نهم [نَهَم]10. نهم [نَهِم] -
10 tok gözlülük
قناعة [قَنَاعَة]Anlamı: tok gözlü olma durumu -
11 tamah
1. جشع [جَشَع]Anlamı: aç gözlülük2. حرص [حِرْص]Anlamı: aç gözlülük3. شراهة [شَرَاهَة]Anlamı: aç gözlülük4. شره [شَرَه]Anlamı: aç gözlülük5. طماعة [طَمَاعَة]Anlamı: aç gözlülük6. طمع [طَمَع]Anlamı: aç gözlülük7. نهم [نَهَم]Anlamı: aç gözlülük -
12 شره
Iشَرَه1. aç gözlülük2. harisAnlamı: bir şeyi çok fazla isteyen, hırslı3. tamahAnlamı: aç gözlülük4. aç gözlüAnlamı: mala ve yiyecek içecek şeylere doymak bilmeyen, gözü aç, doymaz, tamahkâr, harisIIشَرِه1. doyumsuzAnlamı: bir türlü tatmin olmayan2. açAnlamı: gözü doymayan bir kimse3. aç gözlülük4. doymazAnlamı: doymak bilmeyen, aç gözlü5. ihtiraslıAnlamı: aşırı istekli6. harisAnlamı: bir şeyi çok fazla isteyen, hırslı7. tamahkârAnlamı: aç gözlü8. aç gözlüAnlamı: mala ve yiyecek içecek şeylere doymak bilmeyen, gözü aç, doymaz, tamahkâr, haris9. hırslıAnlamı: doymak bilmeyen, haris10. boğazlıAnlamı: çok yemek yiyen11. cimriAnlamı: hasis, nekes, pinti -
13 نهم
Iنَهَم1. aç gözlülük2. ihtirasAnlamı: aşırı istek, tutku3. harisAnlamı: bir şeyi çok fazla isteyen, hırslı4. tamahAnlamı: aç gözlülük5. aç gözlüAnlamı: mala ve yiyecek içecek şeylere doymak bilmeyen, gözü aç, doymaz, tamahkâr, harisIIنَهِم1. doyumsuzAnlamı: bir türlü tatmin olmayan2. açAnlamı: gözü doymayan bir kimse3. aç gözlülük4. doymazAnlamı: doymak bilmeyen, aç gözlü5. tamahkârAnlamı: aç gözlü6. hırslıAnlamı: doymak bilmeyen, haris7. aç gözlüAnlamı: mala ve yiyecek içecek şeylere doymak bilmeyen, gözü aç, doymaz, tamahkâr, haris8. boğazlıAnlamı: çok yemek yiyen9. cimriAnlamı: hasis, nekes, pinti -
14 جشع
Iجَشَع1. aç gözlülük2. tamahAnlamı: aç gözlülükIIجَشِع1. doyumsuzAnlamı: bir türlü tatmin olmayan2. açAnlamı: gözü doymayan bir kimse3. doymazAnlamı: doymak bilmeyen, aç gözlü4. tamahkârAnlamı: aç gözlü5. ihtiraslıAnlamı: aşırı istekli6. aç gözlüAnlamı: mala ve yiyecek içecek şeylere doymak bilmeyen, gözü aç, doymaz, tamahkâr, haris7. hırslıAnlamı: doymak bilmeyen, haris -
15 حرص
حِرْص1. nekeslikAnlamı: nekes olma durumu2. aç gözlülük3. harisAnlamı: bir şeyi çok fazla isteyen, hırslı4. tamahAnlamı: aç gözlülük5. pintilikAnlamı: cimrilik -
16 شراهة
شَرَاهَة1. aç gözlülük2. tamahAnlamı: aç gözlülük3. aç gözlüAnlamı: mala ve yiyecek içecek şeylere doymak bilmeyen, gözü aç, doymaz, tamahkâr, haris4. boğazlıAnlamı: çok yemek yiyen -
17 طماعة
-
18 طمع
-
19 acquisitiveness
-
20 clairvoyance
n. görülemeyen şeyleri görme yeteneği, sağgörü, basiret; keskin gözlülük* * *falcılık* * *[kleə'voiəns](the power of seeing things not able to be perceived by the normal senses (eg details about life after death).) gözle görülmeyen şeyleri görme yeteneği
См. также в других словарях:
FERAGA(T) — Tok gözlülük. Hakkından vaz geçmek, bir şey istememek. Şahsî dâvasından vaz geçmek. * Boşalmak, hâlî olmak … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
GINA — Zenginlik. Yeterlik. * Tok gözlülük. * Mülâki olmak. Bir kimseye dostluğunda devamlı olmak. * Bıkma, usanç. * Şarkı söylemek. Teganni etmek … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
NECEL — Büyük gözlülük. İri gözü olmak … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
TAMA' — Hırsla istemek. Doymazlık. Aç gözlülük. Çok isteme. * Askerî fertlerin maaşları. (Kamus … Yeni Lügat Türkçe Sözlük